Nisan 14, 2011

56. EUROVİSİON'A DOĞRU AKLIMDAN GEÇENLER..



2003 yılının 24 Mayısı, bu seslerin bizi mutluluk anına götürdüğü tarihti.. Letonya’nın başkenti Riga’da, 28 yıllık rüyamızdan; deyim yerindeyse, milli meselemizden alnımızın akıyla çıkmış, Sertap Erener’in “everyway that I can” adlı şarkısıyla Eurovision’da birinci olmuştuk.



Günlerce gecelerce konuşup durmuştuk, Eurovision tarihimizde ilk kez İngilizce şarkıyla yarışıyorduk ve bu konu epey tartıştırmıştı bizi.. Neyse ki aldığımız birincilik tartışmalara noktayı koymuş, gönlümüze bir ferahlık yerleştirmişti. Öyle bir ferahlıktı ki bu, bundan sonraki sonuçların ne olacağının pek de bir önemi kalmamıştı. Makus talih dönmüştü bir kere..

Bir zamanlar, her defasında büyük umutlarla, beklentilerle katıldığımız, ülke meselesi haline getirdiğimiz Eurovision Şarkı Yarışması’nın ilki 24 Mayıs 1956 tarihinde, yani elli beş yıl önce yapılmış.. Çıkış noktası ise, Avrupa’nın en eski, en prestijli şarkı yarışması unvanını hala koruyan San Remo Müzik Festivali.. Savaş sonrası Avrupa kıtası yayıncılığını birleştirici etki yapacak, içinde müziğin yer alacağı bir etkinlik düşünen Avrupa Yayıncılar Birliği-EBU, 1955 yılındaki toplantısında bu fikri ortaya atmış.. Monako’da toplanan heyet, yarışmanın ilkinin 1956 yılında olmasına ve iki temel amacının bulunmasına karar vermiş. Bu amaçlardan biri yayıncı kurumların hazırladığı çeşitli yayınları paylaşım ağına açarak maliyetleri azaltmak, diğeri Birleşik Avrupa hayali içindeki Batı Avrupa’nın kültürel kimliklerinin promosyonunu yaparken, besteci ve yorumcuların rekabet, yarışma ruhunu teşvik etmekti.. Bu karar sonrası, ilk Eurovision Şarkı Yarışması, 24 Mayıs 1956 tarihinde İsviçre’nin Lugano kentinde yapıldı.. Yarışmaya yedi ülke ikişer şarkıyla katıldı. Hollanda, İsviçre, Belçika, Almanya, Fransa, Lüksemburg ve İtalya.. Dil, şarkı süresi, ev sahipliğini üstlenmek gibi kuralları yoktu ilk Eurovision’un. Yarışmanın birincisi kapalı kapılar ardında belirlendi. İsviçre’yi temsil eden Lys Assia, “Refrain” (nakarat) adlı parçayla birinci oldu..
 

 
Siyah beyaz bir aşk filminin müziğini andıran bu parçanın ilk Eurovision’da birinci olmasından on dokuz yıl sonra başladı bizim Eurovision maceramız. Katılma kararı alındığında herkes bu olaya kilitlenmiş, aylarca bu olay konuşulmuş, hangi bestenin seçileceği üstüne bahisler tutuşulmuştu..



Halk oylaması Ali Rıza Binboğa’nın “yarınlar” parçasıyla Cici Kızlar’ın “delisin” parçası arasında gidip gelirken, jüri, Semiha Yankı’nın “seninle bir dakika” adlı parçasını daha Avrupai! buluyordu. O zamanlar, Avrupai olmak, şansımızı arttıran bir unsur olmalıydı. Bu karmaşada ipi göğüsleyen Semiha Yankı oldu ve 22 Mart 1975 günü İsveç’in Stockholm kentinde 13. Sırada yarıştı.


Oylama esnasında nefesler tutulmuş, “akşam bir maniniz yoksa, annemler size gelecek” denen evler televizyonlu evler olmuştu. Ülkeler birbirine puanlar yağdırırken kimse bizi hatırlamıyordu. Tam bizi unuttular diye düşünürken Monako’dan gelen üç puan kendimizden geçmemize yetti.. Evlerde- kısa sürse de- büyük bir coşku yaşandı..
O yarışmayı, sadece o üç puanla, sonuncu olarak bitirdik..Monako’nun Türkiye’ye üç puan vermesi ise bir süre unutulmadı..

Başka puan alamayışımız, sonuncu olmamız,  sonrasında bizi epey hırslandırdı, Avrupai şarkılar üstünde düşünmemize yol açtı.. Ritimleri hızlandırdık, beğenmediler. Sözlerin arasına anlayabilecekleri sözcükler yerleştirdik; petrol, dedik, opera dedik, olmadı.. Ama bir gün gelecek birinci olacaktık..Bu umudu hiç kaybetmedik. Zaten oylamalar hep komşuluk üstünden yapılıyordu ve kimse bizi sevmiyordu..


Azmimizden, inancımızdan hiç ödün vermedik..1975 yılından sonra her yarışmaya katıldık, her yarışmada final bölümüne kalmayı başardık. İki kez hiç puan alamadık. Çetin Alp’in söylediği Opera, Seyyal Taner’in söylediği “şarkım sevgi üstüne”,  katıldıkları yarışmadan sıfır puanla çıktılar.. Şeytanın bacağını örselediğimiz yıl ise 1997 idi. Şebnem Peker’in söylediği “dinle” adlı parçayla 3. Olduk.
Artık eskisi gibi bir ruh hali içinde de değiliz.. Yine komşu komşuyu gözetse de, birbirlerine puan verseler de, politik sevimlilikler kendini gösterse de bu bizi pek etkilemiyor..Belki kendimize güvendiğimizden belki kültürel, siyasi, ekonomik ilişkilerimizin pek çok şeyi şekillendirmesinden, belki de bunun sadece bir şarkı yarışması olduğunu kabullenmemizden..

Aradan geçen otuz altı yılın etkisi bu kadar olacak elbet.. Evet, ilk eurovisiona katılmamızın üstünden otuz altı yıl geçti ve bu yıllar ilk Eurovision şarkımızı klasikleştirdi, daha çok sevdirdi.. Günümüzde müzik yapanlar da bu şarkıyı repertuarlarına aldılar,yorumladılar.. Şimdi Semiha Yankı’nın “seninle bir dakika”sını, yeni düzenlemesiyle, günümüz gruplarından birinden, Gece Yolcuları’ndan dinlerken ilk Eurovision yarışmasındaki duygularımızı da yad edelim..


Gece Yolculari - Seninle Bir Dakika NeseliAlem

U(YKSZ)

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...