Ben böyle ay'ı..

Ya, bu saatten sonra nasıl uyucam, ha?. Nasıl?


 "Bugün erken yatayım, yarın epey işim var dinç olayım" diye salonun ışıklarını söndürüp, yatağa giderken "yarım tombalak" ay'ı gördüm. Benim söndürdüğüm ışıklara inat aydınlattı odayı, sofayı.. Gözüme gözüme vurdu, manyak.. "Bana bak" dedim, "git başımdan".. Sırıtmaya devam edip, "ben değil, sen benim başımdasın" dedi. "Muhatap olmıcam" dedim içimden. Duydu iyi mi. Gülmeye başladı sesli sesli.. Aldırmadım önce, nasıl olsa susar, yüz bulmazsa diye.. Gittim yattım. Kıkırdıyordu halâ. Bu sıcakta başıma yorgan doladım. Ses kulaklarımda. Kıkır kıkır. Hiç sevmediğim halde perdeyi kapattım. Gece açar, gündüz kapatırım oysa. Uyumuş numarası yaptım. Yemedi. "şşşt,, şşt" diye seslenmeye başladı: "uyumadııın, biliyorum" Fırladım yataktan, açtım perdeyi eyledim viran. Baktım ormanın üstüne doğru meyl etmiş.. Uzakta şehrin ışıkları..Üstünde bu.. Nasıl güzel aslında, söylemedim kendisine, ama yine anladı. Yaktım bi sigara, oturdum karşısına. Bi de ne göreyim, sıvışıyor dağın öte yanına. "ya deli misin" dedim, "nereye"  Arsız arsız, "işim gücüm var benim, senle mi uğraşacağım" demez mi? Be Allahın Ay'ı.. Ben napcam şimdi? dedim. Omzunu silkti sanki, omuzu yok tabii de bana öyle geldi sinir bastı. Yok olmaya yüz tutmuşken "al bunu oku" uykun gelir belki" dedi. O, bi kitap uzattı, ben elimi uzattım. Ağırlığının altında kaldım. Adı Tabula rasa.


Bu saatten sonra nasıl uyanacağım ha? Nasıl? Ha?
U(YKSZ)