Nisan 26, 2013

bir bahar sabahı eğer bir yolcu...

bozkırın sabah sisini yemiş, tenden ince sızı halinde süzülen soğuğundan nasibini almış, ortasından deniz geçen şehrin nemli sıcağında soluklanmış ise bu işte bir iş vardır diye düşünmenin zamanı da gelmiştir.. Eskilerin deyimiyle de her işte bir hayır vardır, lakin bu nasıl bir hayırdır, nelere vesile olacaktır bekleyip görmenin de zamanı gelmiş demektir. 
Efendim.. 
Her şey havaların mevsim normallerinin üzerinde seyir etmesi ile başladı. Bilenler bilir-bilmeyenler bilenlerden öğrenir bizim topraklarda-uyurgezer hatun da ben de bu sıcak illetinden pek bir muzdarip oluruz. Gözümüzü parlak güneşli havalara açmak nazik bünyelerimize iyi gelmediği gibi ruhlarımızı da harab eder..Pek çok dünyevi varlığı memnun eden hayat kaynağının ışınları vakitsiz vuku bulan hadiseler gibi bizi derinden yaralar, adeta rahatı kaçan ağaçlara döneriz. Birimizin Ankara'da diğerimizin İstanbul'da iken yaptığı günlük yüzbeşinci telefonlardan biriydi efendim. Dert ortaklığımızın geniş bölümünü sıcağın oluşturduğu bir sohbet içinde idik. Yeterince kış görmediğimizden başladık, bu yazı nasıl geçireceğimize dair korkunç fikirlere yelken açtık..İçine girip yerleşeceğimiz derin dondurucu kılığındaki evler, odalar inşa etmeye kadar vardırdık işi. Her sabah kalkıp önümüzdeki beş günün hava durumunu ürkek bakışlarla kontrol ettiğimizden, sıcaklıkların hafta sonlarına doğru giderek yükseleceğine dair verileri gördüğümüzde içimizde oluşan bunaltılardan dem vurduk. Hatta "eskiden bir kışlar olurdu, nah böyle bele kadar karlar..aylarca kalkmazdı"lara varan sohbetlere daldık..Sonra hangi birimizden çıktı hatırlamıyorum..çünkü çıktığı an öyle ferahlayıp, öyle mutlu olmuştuk ki fikri kimin ortaya attığının bir önemi kalmamıştı, sıcaklık bize geliyor olabilirdi ama biz kökleri toprağın bilmem kaç metre derinliklerinde olan bir iğde ağacı, bir köknar ne bileyim, efendim..bir çam yarması değildik ya. Soğuk iklimler dünyanın bir taraflarında hüküm sürmekteydi elbet.. O iklimler bize gelmiyor ise biz onlara gitmeli, misafirperverliklerinin sefasını sürebilmeliydik. Daha ağzımızdan bu sözcükler havada ses olup kulaklarımıza ulaşıncaya kadar bavullarımız hazırdı inanmazsınız.. İnanmayın da zaten.. biraz meşakkatli bekleyişler yaşamadık değil.. onları belki daha sonra maceralarımızın arasında anlatırız efendim. Ama şimdi karşımızda iki şişkin bavul, iki uçak bileti ve önümüzde sadece sekiz saat var iken bu ayrıntılara giremeyecek kadar heyecanlıyız. Biraz uyuyup vakti daha çabuk geçirebilir idik belki ama ne mümkün.. Bardaklardaki alkolden medet ummaktayız,zaman çarkını döndürmekteki maharetini ortaya çıkarmasını bekliyoruz yudumlarken.. Yarın öğleden sonra başka bir paralelde, başka bir iklimde-yağmurlu,sisli, puslu bir memlekette gözümüzü, gönlümüzü açmak dileğiyle efendim. İyi geceler. 
U(YKSZ)

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...