2.gün..roma..colosseo..

..Sabah erken, erken dediysek 8 gibi kalkıp 8.30 da mutfaktaki ilk kahvaltımızı yapmak üzere kahvaltı masasına konuşlanmıştık.. dominik bize ilk giriş yaptığımız gün kahvaltının 8.30 da başladığını söyler söylemez güne ne kadar erken başlarsak o kadar iyidir diyerek bu kararı almıştık.. masada her şey vardı ama peynir açısından oldukça fakirdi ve bizim ilk işimiz bundan sonraki gün marketten peynir zeytin alıp takviye yapmak olacaktı.. bu avrupalı milleti neden sabah kahvaltılarında peynir ve zeytin yemez hiç bi zaman anlam veremem zaten.. üstelik pek çok avrupa ülkesi peynir çeşitleri ile ünlüyken.. neyse bu günkü programda şu ünlü colosyum ve hemen yanındaki roma forum var.. hava hem güneşli hem bulutlu ona göre giyinip çıkıyoruz.. elimizde harita etrafımıza bakınarak termini istasyonuna doğru gidiyoruz.. önce roma pass lar alınacak.. information da roma pass kuyruğu var bizim ingilizi sıraya sokup uykusuzla bir yerde tüneyip beklerken rotamızı tayin etmeye çalıştık.. colosyumda ve roma forumda çok yürüyeceğimizi bildiğimiz için terminiden metroyla colosyuma gitmeye karar verdik.. biraz uzun bekleyişten sonra roma pass larımız elimizdeydi.. gerçi sonra orada beklemeye gerek olmadığını, her köşe başında rastlayabileceğimiz bütün gazete, dergi v.s. satan yerlerde de aynı fiyata satıldığını öğrendik ama bizim için biraz geç olmuştu.., roma pass ile 3 gün boyunca otobüslere ve metroya sınırsız bineceğiz, aynı zamanda 2 müzeye ücret ödemeden giriş yapabileceğiz demek oluyor.. isim ve tarih kısmını doldurup birkaç yerle de floransa turu için konuşup fiyat aldık ve aldığımız fiyatlar arasında en uygunu dün akşam terminide rastlayıp konuştuğumuz mario, namı diğer süper mario.. bir ara bulup konuşuruz derken metroya doğru yöneldiğimiz anda mario’ yu tekrar gördük.. hazır görmüşken floransa işini de halledelim diyerek hemen yanına gittik.. sıkı bir pazarlıktan sonra kişi başı 120 euro ya anlaştık ve mario’nun çalıştığı acentaya mario önde biz arkada liderini izle oynayarak yola koyulduk.. bi 10 dk yürüyüşten sonra acentaya geldiğimizde benim suratım asılmaya başladı.. çünkü artık metroya binemezdik ve otobüs durağı da arayamazdık.. mario buradan yürüyerek 15 dk da colosyuma giderseniz diyince roma passlarımızı kullanma hevesimizi sonraya sakladık.. acentayla anlaşıp ödememizi yaptıktan sonra yine elde haritalar yola koyulduk.. günün bundan sonraki kısmında ayaklarım ağrıdıkça bize yürüyerek gidin daha iyi tavsiyesinde bulunduğu için mario ‘ ya iyi(!) dileklerimizi göndermeyi ihmal etmeyecektik..
Evet yaklaşık 15 dakikada colosyumdayız ve daha görür görmez dışarıdan büyülendik benim aklıma russel geldi hemen gladyatör filminden sahneler eşliğinde..

....ve kapıdaki uzun ve geniş kuyruğu gördük o kuyruğa girip saatlerce bekleyeceğiz diye bir korku ile yaklaştığımızda roma pass için ayrı bir giriş olduğunu ve o kısımda bir kuyruk olmadığını görünce ilk sevincimizi yaşamış olduk.. kuyrukta bekleyenlere acıyan bir bakış attıktan sonra elimizi kolumuzu sallaya sallaya giriş yaptık colosyuma ve her iki tarafında kemerler bulunan alt koridorda ilerleyip bir üst kata çıktık.. bu arada ne görse fotoğrafını çeken şaşkın turist edası üzerimizdeydi tabii ki.. gördüğümüz her otu boku taşı toprağı çekiyoruz.. ama işin cılkını çıkaran bizim İngiliz sister kadar değiliz sanırım ne uykusuz ne de ben.. ben en azından bu fotoğraf çekme işinin sonrasını düşünüp az ve öz çekmeye çalışıyorum.. colosyumun ortasında geniş bir düzlük olduğunu sanıyordum atların koşturduğu gladyatörlerin dövüştüğü.. ama aradan geçen yılların etkisiyle arena göçmüş ve alttaki kalıntılar ortaya çıkmış durumdaydı.. alt katını üst katını gezelim, ayak basmadığımız yeri kalmasın, her biyerini fotoğraf makinelerimizin içine hapsedelim derken öğleni ettik.. ayaklarımız yorulmaya ve karnımız da acıkmaya başladığında dışarıya çıkabildik.. acaba ne yesek diye bakınırken yeme içme adına etrafta bulabildiğimiz tek yer panini ve dilim pizza v.b. şeyler satan seyyar bir kamyon mu desem minübus mü desem öyle bir büfeydi..
etraftaki afrika kökenli işportacıların ablukası altında panini (bildiğimiz sandviç,tost) lerimizi yerken milattan öncesinden kalma taşların üstünde oturup biraz dinlendik.. roma forumunun girişini ararken epey bi dolandık çünkü bu adi İtalyanların oradaki turist rehberlerine piyasa oluşturmak adına ve bizim gibi rehber almayanlarında buna pişman edilmesi adına hiç bi yere bi levha bi tabela bi yön belirtici herhangi bişey koyma adetleri yok.. bu duruma söylenerek bi yandan da ortada gladyatör kılığında dolanan yakışıklıları keserek girişi bulup, yaklaşık iki saat kadar sürecek olan roma forumunu gezdik, neron’a da bi selam çaktıktan sonra son bi gayretle çıkıştaki merdivenleri tırmanıp Venedik meydanında kendimiz merdivenlere serilmiş halde bulduk.. sanıyorum ayaklarımda ki ilk zonklamayı orda hissettim ve ne yazık ki bu son olmayacaktı.. ayrıca yediğimiz panini de coktan tarihe karışmış olduğundan acıktık.. acıkınca gözüm bir şey görmediğinden uykusuz ile sister dondurma yerken ben gıcıklık edip yemedim.. epeyce uzun bir bekleyişin ardından otobüsle terminiye oradan da yürüyerek otele gittik.. daha ilk günde hepimizde yorgunluktan kıpırdayacak hal kalmamış iken bir yarım saat içinde dinlenip, toparlanıp tekrar yollara düşüp akşam yemeği yiyecek bir yer bulmak, ondan sonra market arayıp alışveriş veriş yapmak gibi şeyleri yapacak enerjiyi nerden bulduğumuz konusu ise hala aramızda cevapsız bir soru... UYRGZR-.-

Uykusuz’a not: bundan sonraki Vatikanı kapsayan iki gün senindir.. pası attım.. ciao (: