sabah..sabah

Geldim işe, oturdum masama..Kahvem de geldi, yaktım bi sigara.. Yasak masak ama, kimse teşrif etmeden...güzel oluyor..
İçecekleri içelim de gün neler getirir neler götürür görelim. Sakin başladık ya belki iki ayak tek pabuçta çıkarız akşama. Kırk tilkinin kuyruğu birbirine nasıl değecek diye düşünürken, sihirli değneğin ucu bize de nasip olur, işler çorap söküklerini kıskandırırcasına çözülür belki..Bilinir mi şimdiden? Bilinmez..Zaman şimdiden fısıldamaz bunları. Başını geriye atıp, omuzlarını sağa sola hafifçe oynatarak, oturduğu koltuğa iyice yerleşmeyi, gözlerini de hafifçe kısmayı sever zaman. Koltuğa yerleşirken böbürlenir, gözlerini kısarken gizemlenir.. İki dudağı arasından çıkacak sözleri önem taşıyanlar gibidir.. Kıldan ince kılıçtan keskin hesaplar içindedir. Mutena anlar bahşedecekse muğlak görünmekten hoşlanır öncesinde. . İçinden çıkamayacağımız durumları ona bırakırız biz de.. " al bildiğin gibi yap" deriz zamana. İçin için iyi gelmesini bekleyerek..İçin için iyi olmasını dileyerek.. Dileklerimizi beklemeyi kolaylaştırmak için de dilimleriz kendisini; sabaha, öğlene, akşama..düne, bugüne, yarına..güne, aya, yıllara..Zaman bu çabamıza gülüp geçer mi? Bilinmez. Bilmek de gerekmez. Umudu beslediğinden umudu kesmemek için. . İyi, güzel bi şeylere ereceğimize umutlanmak için.

Gün başlamış bi kere..neler getirir, neler götürür..bekleyip görülür..Dilemek kalır, herkesin gönlündekiyle pişsin bugünün aşı diye:))
U(YKSZ)