Aralık 06, 2011

Yorumsuz kalsın:))

Öyle çok rüya görmem, uykusuzluğum biraz da bundan belki. Ya da fen insanlarının ısrar ettiği şekilde söyler isek gördüğümü hatırlamam, malak gibi uyurum. Saat; –akrep yelkovandan bahsetmek isterdim satırın burasında ama nerde öyle saat- yanıp sönen sayısal mahluk, 02.58’i göstermekte. Yarı uykumu çoktan almış uyanmışım. Sabahın altısında işe gitmekle yükümlüyüm bugün o vesileyle erken yatmaya zorlamıştım kendimi muvaffak da olmuş, mışıl mışıl tabirine örnek olmuştum. Olmuştum da ne olmuştu ve şu saatte parlak ekran zihniyetine esir vaziyette, küçük tabakta doğranmış bir takım meyve parçaları, limonlu likörümsü bir sıvıyı tüketerek niye sigara içiyordum? -Daha ağır alkollüleri bi tarafım yemedi herhal-



* * *


Rüyamda bir asansör bana aşık olmuştu. Çelik duvarlı, içeri girdiğinde karşısında boydan aynası olan dört kişilik bir asansördü kendisi. Biniyorum en üst katın düğmesine basıyorum. Bi ağırlık bi ağırlık.. Tam, bozuk mu ne diye düşüneceğim. Müzik sesi geliyor. Keman.. Çok severim.. Tanıdık konçertolardan.. kafamda hala çalıyor da o türü öyle ezbere bilmem hangisi söyleyemeyeceğim. Tam “aa müzik koymuşlar lan asansöre “ diye içimden geçiriyorum, bu arada dikkatim dağıldığından niye yavaşladığı bölümünü unutuyorum, müzik kesiliyor. Galiba katlardan birinde çalıyordu derkene gene başlıyor. Hem de başından.. Neyse efendim böyle müzik eşliğinde geliyoruz ineceğimiz kata, yavaş yavaş açıyor kapıyı, ürküyorum tabi, çabucak atıyorum kendimi dışarı. Bitiyor mu bitmiyor.. Rüya boyunca sürekli asansördeyim..Alışmışım müziğe de yavaş hareketine de huyu böyle bunun diye biniyorum yine. Kapı kapanır kapanmaz müzikle birlikte ışık değişiyor, loşlaşıyor ortam, çelik duvarları böyle kadifemsi kumaşla kaplanıyor, sağ taraftan bi bölme açılıyor, ordan taht gibi bi şey çıkıyor..Duvarlar bordo, taht mor renkte, onu tutan zincirler altın kaplama, tavan yine parlak altın rengi, arada kırmızı, sarı, siyah renkler de var.. Neye uğradığımı şaşırıyorum. Artık her türlü manyaklığa açığım herhalde rüyada.. Asansör dışında bi hayatım da yok. Alt kat ile üst kat arası bi hayat sürüp gidiyor. Bi de düşüncelerimi okuyor. “ya iyi de sıkıldım şöyle bi dışarı çıkayım gezeyim” diye düşünüyorum, üst bölümü açılıyor, yıldızlar, parlak levhalar- onlarda sarı, mor, bordo, parlak renkte, uçuşup duruyor gökyüzünde.. Bazen güllerle dolu oluyor içi, bazen gitmeyi istediğim filmi oynatıyor, duvarlardan birinde.. Bazen kapısı kapanır kapanmaz renk renk konfetiler yağdırıyor kafamdan aşağı.. Yemek servisi, içki ikramları gırla gidiyor.. Dört kişilik asansörde dört kişi biraraya gelmiyoruz hiç bir zaman, hep yalnız yakalıyorum kendisini.. Sürekli ürküyorum aslında ama asansörün ilgisi boşverilecek gibi değil yani.. Asansörün ilgisini her anlamda kullanıyorum, öyle pisliğim .. Bi an, bi gün diyemiyorum rüya zaman ölçüsü farklı çünkü.. O ölçüye göre bi zamanda üst kattayım, basıyorum düğmeye gelsin diye. O sırada kattaki kapılardan biri açılıyor, yakışıklı bir insan peydah oluyor, geliyor yanıma gülümseyerek selam veriyor, asansörü beklemeye başlıyor. Tabi nasıl bi telaş sarıyorsa beni unutuyorum asansörün durumunu, bekleyen güzelim insanla ilgilenmeye başlıyorum. Pek bi güzel kokuyor, siyah yarım boğaz kazak, deve tüyü ince fitilli kadife ceket, kot pantolon giymiş, siyah saçlar, bir el cepte.. ilk gördüklerim bunlar.. daha ne olsun.. asansör geliyor, ben hala uyanmıyorum. Biniyoruz.. Alt kata basmak için ikimiz de elimizi uzatıyoruz, dokunuyoruz. Düğmeye değil, birbirimize.. Tabi yanlışlıkla.. gülümsüyoruz.. Ben meydanı ona bırakıyorum, düğmeye bassın diye.. İçimden “ne güzel gülüyor” diyorum.. Dişler pırıl pırıl.. Hatta “ulan sabah sigara içtikten sonra dişleri tekrar fırçalamış mıydım” diye düşünürken buluyorum kendimi, öyle fesat bi durum içindeyim, asansörün sert bi şekilde durup bizi sallayıp tekrar hareket etmesiyle kendime geliyorum. Asansörde ne müzik var ne başka bi şey, hızla iniyor, yakışıklı insan “ben yeni taşındım” derkene, uçakta hava boşluğuna girmiş gibi sallıyor da.. O esnada düşünce okuma durumu aklıma geliyor “ has…tir” kelimesi duyulacak biçimde çıkıyor ağzımdan.. Yakışıklı insan taşınmasına binaen söylediğimi zannedecek diye üzülüyorum.. bunu da hissediyor manyak asansör.. Işıkları yanıp sönmeye, hızı artmaya, ne artması artık düşmeye başlıyor, bir yandan da zangır zangır her bi yanı.. Ölümüm rüyadan olacak derkene aniden duruyor, titriyor, hatta kükrüyor ama.. Durmanın etkisiyle yerlerdeyiz.. Kapıların aralıyor. Tam kendimi dışarı atacakken önce yakışıklıyı itiyorum dışarı, can havline centilmenlik işlemiyor tabi, çıkıyor itiraz etmeden, buna da bozuluyorum o esnada.. Benim de çıkmama izin veriyor sağolsun.. Biz katın birinde yerlerde sürünür iken o kapılarını kapatıyor, bırakıyor boşluğa kendini, ardında tonlarca gürültü, is, duman bırakarak..


Uyanıyorum..


Aha şimdi böyle zebellah gibi oturmakta, rüyamı yazmaktayım çıkmasın deyü.. Anneannem “ anlatırsan çıkmaz” derdi, ya dinlemek istemediğinden ya bi bildiği olduğundan, hikmetinden sual olunmaz..
Birazdan sabah olacak işe gideceğim. Sekiz katı inebilirim ama akşam döndüğümde ne olacak bir düşündüğüm bu..


İkinci düşündüğüm; daha vakit var, gene yatsam, uyuyabilsem, yakışıklıyla katta yerlerde sürünürken kalmıştık, devamını görür müyüm.. Asansör beni affeder mi?
U(YKSZ)



5 yorum:

UYKUSUZ// UYURGEZER dedi ki...

hahahaaaa :D asansörünü ödünç alabilir miyim :P UYRGZR-.-

Godsyndrome dedi ki...

Seni bi hocaya okutmak lazım hocaya sarkmayacağını bilsem inan vesile olmaya çalışırdım :D

UYKUSUZ// UYURGEZER dedi ki...

UYRGZR: önce İskender, şimdi asansör! Yok artık!

GODSY: Benim sarkma yöntemim sarkmamak ama. Hoca duruma uyanmaz merak etme:)))
U(YKSZ)

endiseliperi dedi ki...

bayıldım:) tam benlik bir rüya.

UYKUSUZ// UYURGEZER dedi ki...

Peri: eğlenceli rüya gibi algılanıyor yazdıklarımdan Peri'cim.Rüya ve görmek fiili o kadar içiçe geçmiş ki görüntülerin baskınlığından duyguları es geçiyoruz anlatırken. Aslında bende uyandırdığı duygu ( ha ha burada da rüyanın duyguyu uyandırması gibi zıtlıklar..) yoğun bir kaygı, kaygıya rağmen beğenilmekten kaynaklanan kaybetmeme ısrarı, bu ısrardan kaynaklanan utanç. Uyandığımda pek şenlikli değildi içim aslında.. Yazarken açıldım.
U(YKSZ)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...