bir deniz
buldum, kurdum sofrayı bozkırın ortasında. Çok zaman önce yazılmış cümlelerle
başlasın bu yazı istedim. Önce cümleyi yazıp sonra yaşamak daha güzel. Kendine
inancın artıyor. Ölüler bu yüzden iyi romancı.
yapacak
bi şey olmaması iyi. zaman, ağız dolusu küfür gibi..tadını çıkara çıkara
sövebiliyorsun. Renklilerle beyazları
ayırdım, bilseniz ne zor iş..beyazlar dönerken 70 derece ısınmış dairenin içinde
renkliler sırasını bekliyor. renklilerle aram hoş da değil..sürekli bir
itiraz..ben bunun yanına yakışmıyorum halleri...lacivert en çok bozulanlardan..
ne grilerle anlaşıyor, ne siyahlarla..kırmızıdan nefret ediyor. Kırmızının umurunda
değil, hepinizi boyarım güvenini nerde nasıl kazandıysa artık.
Yapacak
bir şey yok. Ahengi renklerle tutturmanın formülünü ezberledim. X, y’ye eşit
olmasa da olur. Eşitlik ne zaten. Rakı çizgiyi aşsa da oluyor. O zaman yapacak
bi şey olmuyor. İyi oluyor işte. Rüzgarı kafaya takmazsan duruyor. Şarkı da
söylemiyor, bizim eski şarkımız olan. Ay’a aldırmazsan büyüyor. Koca bir Ah
gibi. Bozkırda bir deniz bulmuşsan
sofrayı kurmaktan başka bi çare de olmuyor. Anason kokuyor deniz. Sofra dediysem
iki erik, bir yarım elma. Elmanın yarısı çürüğe çıkmış ondan yarım, gönül
almakla ilgisi yok. Eriğin biri yere düşüyor, üfleyerek yemek de bana. İki
erikten düşmeyenin daha ekşi çıkma olasılığı insanı düşündürüyor, üflemek bundan.
Ekşi çıkma yoksulluğu. Cırcırböceği Ağustos’a rağmen susuyor. Can’a rakibi
handan etmek gibi. Bir sen eksiktin ayışığı diyebilseydim sensizliğime tüy
diken ay’a, Can Yücel kızardı belki. Sensizlikte ay güzel olmuyor. Yapacak bir
şey yok. Ah amigdala ah.. bu şarkı, bu koku, bu ağaç, bu kuş, bu çiçek, bu
böcek, bu karanlık.
Amigdala olmasa.. Gözyaşı yok, üzüntü yok.
Yapacak bi şey....
U(YKSZ)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder