Eylül 08, 2010

iki hamster bir uykusuz

“büyük lokma ye büyük söz söyleme” cümlesini büyük laf etmek isteyen biri sarf etmiş diye düşünürdüm, hala düşünürüm. Amma velakin doğruluk payının kendime düşen hissesi ile yaşamaktayım şu günlerde. Yani iki hemster ile. Sahibi duysa “gonzales onlar” derdi ya, hemster dediğime şükretsin. Bildiğin fare, rengi kaçmış fare, kutup faresi diyeyim de belki azıcık daha sevimli gelir. Yanlış anlaşılmasın hayvanları severim, sevmekten bayılmam ama severim.
Minik bi kız çocuğu iken (ben) kardeşlerimle bakmadığımız hayvan kalmamıştı neredeyse. Evimizin etrafındaki kedilerle köpekleri saymıyorum bile. Baykuş, yarasa, ateşböceği, çekirge, kertenkele, solucan vb. bi dolu hayvancıkla ilgilenmeyi ulvi amaçlarımız arasına almıştık. “ormanda mı yaşıyordunuz be kardeşim” diye içinden soru geçirenlere “evet ormanda yaşıyorduk” deyip ayrıntıya girmiyorum. Türlerini saydığım ve saymadığım bu hayvanlar evimizin etrafında idiler asla içinde olmadılar..Diledikleri gibi koştular, uçtular, yediler, içtiler, kavga ettiler, gittiler bi daha dönmediler ya da dönemediler, yaralandılar, doğurdular , öldüler.
Başa dönersek; evde hayvan beslemem derdim ama şimdi -bir süreliğine- iki hamster bakmak zorunda kaldım. Kendileriyle ilgilenenlere yakınlık duyarlar mı bilmiyorum bana duymadıkları aşikar. Kuruyemişlerin küçültülmüş hallerine benzeyen yemlerini kafese koymak arı kovanına çomak sokmak gibi bi şey. Bu sorunu heves edip aldığım ama kullanma fırsatını (niyeyse!)bi türlü bulamadığım marangoz eldivenini giyerek çözdüm. Talaşlarını (yediklerini büyük ve küçük olmak üzere hemen dışarı gönderdiklerinden ötürü kafesin içine mebzul miktarda talaş koymak gerekiyor, marangoz eldiveni yine de çok ilgisiz kalmamış, bak sevindim şimdi) iki –üç günde bir değiştirme işinin de ilk aşamasını başarıyla tamamladım. Ancak gündüz uyuyup gece koşan iki yaratıkla ne yapacağımı bilemez haldeyim. Yediklerini sadece doğal yollardan çıkarmaları yetmiyormuş bunların bi de koşmaları lazımmış ki şişip patlamasınlar. Gündüz malak gibi yayılıp yatan, hatta yemliklerinin neredeyse üstüne konuşlanıp, yattıkları yerde beslenen bu sevimli ! farecikler gece tazı kılığına giriyorlar. Kafeslerinin üst katındaki – dubleks kafesi var namussuzların- yuvarlak bölümlere girip-koşu bantlarında form tutmaya çalışanlar gibi- olağanüstü ses çıkarıyorlar. Bölümlerden biri gıcırdıyor üstelik. Yağlamayı denedim yağı yalayıp yuttular. İlk gün-yatak odamın yanındaki balkonda konuşlandıklarından -gece koşma ve gıcırtı seslerini neye yoracağımı şaşırmıştım..Odalardan birine kapamayı denedim, pişman oldum. Sanki hamster değil de bi kokarcayı tıkmıştım odaya..Süskind’i n kulaklarını çınlattım.. Evin bütün pencerelerini açtım.. Çapraz rüzgar altındayım..Onlar koşturmaya başladılar..Gidip koşu bantlarını çıkarsam!!!!…Koşamasalar.. Yiyip yiyip….!!!! Ha ha ha!!!.. Yooo, yoooo !! Ben iyi, sabırlı, sevecen, hoşgörüsü engin, insaniyeti zengin, düşenin dostu, koşanın destekçisi, sempatik, güleryüzlü, iyi niyetli ….. Ha ha ha..!!!
U(YKSZ)

1 yorum:

UYKUSUZ// UYURGEZER dedi ki...

hmm evde fareler he!! duyulmasın bu :D

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...