Kasım 09, 2010

Dolmabahçe'de bir sabah


8 Kasım..Hava puslu. Boğaza bakan odanın penceresinden görünüyor; deniz nefesini tutmuş bekliyor.. Bir balıkçı teknesinin sesi önce uzaklarda sonra yakınlarda sonra yine uzaklarda yankılanıyor..Oda huzurlu sakinliğine dönüyor. Beni sorana dek bozulmuyor sessizlik…

-Saat kaç, Hasan?
-Dokuzu beş geçiyor Paşam.
Hava puslu. Deniz nefesini tutmuş bekliyor.. Mavi gözler kapalı. Martılar balkonda, martılar havada.. Bekliyor.. Selanik’te doğan güneş, tarihin akışını döndüren, Samsun’dan geçip Misak-ı Milli’yi yaratan güneş Dolmabahçe’den yeniden doğacak.. Deniz bekliyor.. Martılar bekliyor..İstanbul bekliyor..Millet bekliyor..
Zaman durdu diyorlar ama durmadım. Paşam beni soruyor. Tam karşısındayım oysa.. Her saniye atan kalbimle ona sesimi duyurmaya, gözlerinin maviliklerinde yansımaya çabalıyorum. Kalbimi onun nefes alışına ayarladım. Beyaz iş yorganın her inip çıkışında ilerliyor saniyelerim. Milletin yüreğinden kopup gelen gücü pompalamaya çalışıyorum nice savaşlardan çıkmış, nice badireler atlatmış yüreğine. Hadi Atam..En zorlu zamanları, en tozlu yolları, en karanlık günleri göğüsleyen yüreğin dolu dolu attığını duymak istiyor sokakların, dağların, taşların.. Deniz nefesini tuttu, martılar nefesini tuttu.. İstanbul nefesini tuttu.. Vatan nefesini tuttu. Bekliyor Paşam.. Mavi gözlerinden yayılacak ışığı bekliyor. Az zamanda çok yol kat eden yüreğin daha yapacak çok işi var Paşam. Millet bekliyor.

Hasan Rıza Soyak, odayı havalandırmak için çift kanatlı pencerenin bir kanadını biraz aralıyor.

9 Kasım..Hava puslu..Mavi gözler kapalı. Türkiyem’in gözü kulağı İstanbul’da.. Ülkemin gözü kulağı Dolmabahçe’de. Mavi gözler kapalı.. Açılacak.. Işığı, bir zamanlar Samsun’dan yayılan ışığı, bu kez Dolmabahçe’den yayılacak.. Mavi gözler açılacak.. Yavaşça kalkacak yataktan. Doktorlar “aman Paşam” diyecekler.. Dudakları biraz isyankar, çokça şefkatli gülümseyecek. Odasının çift kanatlı penceresinin iki kanadını da açacak, küllerinden doğan yurdunun uçsuz bucaksız göklerine bakıp, dolu dolu bir nefes alacak..Vatan o günü bekliyor Atam.. Çocukların, gençlerin, yaşı başı almış insanların, şehitlerin, gazilerin bekliyor.. Bütün Mustafa Kemal’ler Mustafa Kemal’i bekliyor.. O zaman esecek rüzgar, O zaman coşacak deniz, O zaman uçacak martılar..
Tam karşındayım.. İlk ben göreceğim güneşin doğduğunu.. İlk ben hissedeceğim rüzgarın estiğini..İlk ben duyacağım martıların sesini..
10 Kasım.. Mavi gözler kapalı..Tan ağırıyor.. Hava puslu..Beyaz dağların başında bulutlar..Nefesini dinliyorum.. Saniyelerim nefesiyle atıyor.. Hafifçe kıpırdıyor.. Bir dakikaya on binlerce saniye sığdırıyorum.. Göz kapakları aralanıyor.. Bir dakikaya yüz binlerce saniye sığdırıyorum.. Günler sonra göz göze geliyoruz..
Ama sormuyor;
-Saat kaç, Hasan.
Mavi gözler kapanıyor..Deniz sessiz,rüzgar sessiz, martı sessiz..
Sonsuz sessizlikte bir silah sesi ve benim son saniyem duyuluyor. Dokuzu beş geçiyorum.
U(YKSZ)

2 yorum:

UYKUSUZ// UYURGEZER dedi ki...

sen dokuzu beş geçiyorsun, ben nefesimi tutuyorum.UYRGZR-.-

ankara dedi ki...

tebrikler, yaratıcılığına sağlık...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...