Uyurgezer’in ufak bir göz operasyonu geçirecek olması İstanbul
sınırlarına dahil olmama sebep oldu bu hafta. Üç-hadi dört diyelim düz hesap
olsun- gündür buralardayım. Operasyon ufak da olsa operasyondur deyip ilk iki
günü telaş, kaygı gibi bilumum stres içeren duygularla geçirdik. Yanlış göze
yapılacak olası bir müdahale telaşlandırdı önce bizi. Öyle ya, doktor hangi göz
olduğunu unutabilir, şaşırabilirdi, narkozu yemiş olan Uyurgezer’in de müdahale
imkanları sınırlıydı elbette . Allahtan bunu düşünen sadece biz değildik,
uyanık, cevval hemşire- demek ki o da doktoru biraz sallapati buluyordu- gelip
Uyurgezer’in sol gözü- gözlü de görsün gözsüz de misali- kocaman bir çarpıyla işaretledi
de o dertten kurtulduk. Gerçi ben işaretin sabit boya ile yapılmasından
yanaydım ama, neyse.. Fikrimize göre operasyon sonrası-ayılıp, bayılma durumları
geçince- güle oynaya hastaneden çıkacak, alemlere akacaktık. Ancak evdeki hesap
çarşıya uymadı, Uyurgezer gözündeki bandı çıkarmama rağmen gözünü açmadı.
Tedavi sürecine eşlik eden damlaları gözüne destek kirişleri koyarak
damlatabildim ilk gün. Narkozun etkisi geçmek de bilmedi- ya da beni kandırdı-
gün ve gece boyu uyudu durdu. Allahtan gezme işini bıraktı o esnada, adıyla
müsemma olmaktan vazgeçti. Ertesi gün kontrol için doktordaydık. Bizimki gözünü
açmadığından-açmaya cesaret ettiği nadir anlarda da çift gördüğünden- endişeli
idik. Benim endişem “ gözün odaklanmasında nasıl bir problem olabilir”
çerçevesinde gezinir iken, Uyurgezer’in endişesi “kendisine biri kur yapmaya
kalksa hangisine bakacağını şaşıracağından” ibaretti. Şeytan vur gözüne gözüne
dedi ama kardeş sonuçta kulakları kapattım şeytana. Uyurgezer şikayetlerini
dile getirdi, doktor de “olur bunlar, gözünü dediğim zaman açsaydın şimdiye
normal görmeye başlardın “ demeye getirdi. Bu meslek erbabının zeytinyağı
tutumuna da hayranım. Belki sen yapamadın, insansın demi. Belki elin titredi,
belki hapşırdın anasını satayım, kaydırdın bıçağı.. Bi dürüst ol demi. Geldik
mesela karşına “valla doktor” dedik, “iyi hoş da sanki bi çift görme var, bi
bulanıklık felan”.. “vahh yapamadık ha” de, dön hemşirene “yaz kızım bi zaiyat
daha var ” de.. Yan duvarda iki numaratör olsun birinin üstünde “başarılı”
yazsın birininkinde “zaiyat” yazsın, bu cümleler edilirken “zaiyat” numaratörü
dönüp bir üst numaraya dönsün.. Ha kendini kurtarmak mı istiyon, devam et..”
Ah, siz yine iyisiniz inanın” diye sürdür konuşmayı..”geçen gelen hastanın göz
kaslarını ne ettiysek artık, biraz uzun tutmuşuz.. kendisi şimdi denizaltıda
periskop olarak iş buldu” diye bize moral aşıla..Yok neymiş, biz bandajı
zamanında açmamışız. Hiç de değil efendim gayet de zamanında açtık, damlaları
saniyesiylen hesaplayıp verdik.. Neyse.. Uyurgezer bu gün odak işini halletti
biraz.. Dün çift görüyordu, bugün bir buçuk, yarın teke inecek diye bi umut var içimizde. Bi
de sürekli siyah gözlükle dolaşıyo, Ayna’nın solisti gibi yanımda anacım..
Düzelcek inşallah.. Kapalıçarşılarda, Mısırçarşılarında, Beyazıtta, Sahaflarda dolandık
bugün düzelmesine katkıda bulunur diye..
Günün sonunda Kumkapıda da iki kadeh attık.. Artık bu da iyi gelmezse..Bilemicem
galiJ))
U(YKSZ)
1 yorum:
bi hafta oldu sayılır..halen düzelmedi görüntü..bugun kontrole gittim..doktor eseriyle övündü ama ben hala göremiyorum..nasıl iş anlamadım.... hayko cepkin olayını iyiden iyiye düşünmeye başladım..onla iyi anlaşırız gibi geliyo :D UYRGZR-.-
Yorum Gönder