Kasım 12, 2013

bu Kasım'da bi iş var Abidin

suyla rakıyı karıştırınca iyi olmadı Abidin. Hep bu Kasım'ın yüzünden. Yağmursuz, yapraklı, güneşli, şımarık bi Kasım'dan ne beklersin. Senden de bi şey beklemiyorum Abidin, biliyorsun. Geçen rüyama girmişliğin dışında bi tanışıklığımız da yok. Kasım'a inat yağmur yağıyordu ve sen otobüs bekliyordun. "Buraların yabancısıyım" demiş, "güzelsaray otobüsü buradan geçiyor değil mi" diye sormuştun. Benden "saraylar güzel olmaz" cevabını alınca hararetli bi tartışmaya girmiş, otobüsü kaçırmıştın. Aslında ben de "buraların" yabancısıydım, "güzelsaray" nerde, nasıl gidilir bilmiyordum. Öyle bi yer rüyada var mıydı Abidin? Konuşukluk olsun diye mi sormuştun yoksa? Eğer öyleyse rüyaya ayıp ettin Abidin. Rüya, gerekçe istemez. 
Sonra yürümüştük, bi rüyaya göre fazla uzun. İnsan rüyada olunca anlamıyor da, uyanınca düşünüyor..gerçi bir rüyanın uzunluk kriteri var mıdır, ne kadardır onu da bilmiyorum. Morfeus ne derse desin..
Bu Kasım'da bi iş var Abidin. Yağmursuz. Öte yandan kızıl-sarı-yeşil yaprakları var, deli ediyor. Sokakta yürümeye heves ettiriyor, başıboş hayaller kurdurtuyor. Evin kapısını anahtarınla açınca hüzünlendirmiyor. Yalnızlığın gelmiş geçmiş en belirgin ifadesidir, bilirsin, onun için öyle dedim. Yoksa anahtarımla kapımı açmaktan yana bi gocunmuşluğum yok. Bilakis severim. Kendi başına bir zaman güzeldir. Uzayınca çirkinleşiyor. Uzamasın, biri bi nefes alsın. Biri bana baksın. İnsan bi nefes istiyor. Cama şekil verir gibi. Özünü koruyup, biçimini güzelleştirsin istiyor. Belki bu yüzden Abidin. suyla rakıyı karıştırdım. Tahmin ettiğin gibi değil Abidin. Su katılmış rakının yanına su alırsın ya.. ha işte. Edepsizlik..o yandaş su yerine rakı koymuşum Abidin. Hep bu Kasım'ın yüzünden. Dalıp gitmişim. Buzdolabının önüne niye gelmişim, ne yapacak mışım. Muamma. Elim gitmiş rakıya. Eskiden rakıyı susuz içerdim Abidin. O zamanlar olaydı, böyle bi karışıklığa mahal kalmaz idi. Anneannem hep der; su katılmamış şeyler güzeldir. Kendisi iki yüz yaşındadır, inanmazsın. İnanma da zaten. Sen inanmayınca yalan olmuyor Abidin. Ben inanınca oluyor. Ben inanınca Kasım güzel oluyor.. tarihinde yok böyle bir ay. Sonbaharın esamesi okunmuyor. Kuşlar şakıyor, arılar vızıldıyor, solucanlar..bildiğin gibi değil. Nasıl şekerler..omurgasız derler, inanma Abidin. Bana inan, kimseye inanma. Hele suyla rakıyı derdest etmişsem benden başka kimseye inanma. Çok tatlıyımdır.. bak.. gel başka bi rüyama.. karşılıklı içelim. Kasım ayı olsun mutlaka. Açık havada büyük bi ateş yakalım. Her Kasım, bu Kasım'a benzemez, soğuk moğuk olur, üşürsün, benden bilme. Ya da bil anasını satayım. Benim yüzümden üşüt, bir hafta hasta yat. Öksür, tıksır, ateşin çıksın. Gelip ayaklarına rakı süreyim rüyada. Bizim oralarda öyledir. İyi iken içersin rakıyı, içemezken sürersin. Ateşi alır. İçsen de alır, sürsen de alır. Öyle maharetli bi şey. Bugün konuşasım var Abidin. İdare et. Genelde kendimle konuşurum. Halimi hatrımı sorarım ilkin. "nasıl hayat" derim kendime..akıllar, fikirler veririm, gündelik manevralar üstüne. Sonra beğenmem bu diyaloğu.İkinci tekil şahıslıktan üçüncü tekile terfi ederim. Kendimi kendimle çekiştirmenin yolu.  Gülme Abidin..şizofren alt yapı sergiliyor olsam bile gülme. Herkes yapmalı bence. Herkes, bir vakitte; acil bir vakitte, kendini kendiyle çekiştirmenin bir yolunu bulmalı. İster rakıya su katarak, ister suyla rakıyı karıştırarak:))
U(YKSZ)


Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...