Mart 06, 2014

ne ülkeler..ne dertler..



bir kaç gün önce evropa'nın ebadı küccük endamı büyyük ülkelerinden Belçika siyasi bir krizin eşiğinden döndü Abidin. Hiç öyle gözlerini belertip bakma. iç sıkıntımızın bedenlerimize yirmi otuz kat büyük geldiği şu günlerde "bana ne elin ülkesinden" deme de dinle. Bütün avro bölgesinin derd-i dermanı için başkentini seferber eden bu ülkeciğe Çin'den iki misafir geldi. Gelmesiyle de Valonlar ile Flamanlar birbirine girdi. Zaten birbirlerinden pek hazzettikleri de söylenemezdi. Hatta rivayetlerden bir rivayete göre bundan yedi sekiz yıl önce Valonlar Fransa'ya " bunlarla aynı ülkeden olacağıma beni ilin yap razıyım. gözünü seveyim,üşüdüğünde üstüne şallar atayım" cinsinden namelerde bulunmuşlar ancak Fransızlar, adları üstünde bi millet olduklarından bu işe kuzey denizinin buzulları gibi bakmışlar idi. Yani anlayacağın Abidin, rahatsızlık mevzusu derinlerde bir yerde zaten uyuyor idi. Tuz biber de Çin'den gelen misafirler oldu. Bu misafirlerin kalacağı yerin Valonların bölgesinde bulunması Flanamanları feci kızdırdı.  
Hao Hao ve Xing Hui (valla çince bilmiyom Abidin, ihtimal tuz-biber demektir hihoha , ya bi pislik yapma ya) Belçika başbakanı Di Rupo tarafından resmi törenle karşılandı. Koca başbakan sevinç içinde idi ve elinde oyuncak bir panda tutuyordu.. Bandolar mı ararsın, mızıkalar mı ararsın..efendim kırk gün kırk gece eğlenceler mi..seç beğen al..  Eee kolay değil Çok Önemli Kişi formatındalar. Üstüne üstlük ülkenin turizm geleceğinin belkemiği konumundalar, bilimsel araştırma fırsatının biricik elemanları zat-ı âlileri..
Dalga geçmiyorum Abidin. Ahan da resmi. 


Bu konu ülke basınında nasıl ballandıra ballandıra anlatıldı, ana haber bültenlerinde flaş flaş bölümleriyle duyuruldu bi de onu anlatsam hasetinden iyice çatlıcan ihtimal, bu sebepten ayrıntıya girmiyorum. İçten içe acıdığını hissediyorum. Elin adamının haber diye takla attığı şeye bak diye. Böyle işler de var Abidin. Napcan? YAzık. mı?...

Az önce bi arkadaşım bi mail attı. Aynen şöyle yazmış:


"Ben de Brüksel'e yakın bir gölün kenarında Edith Almera'yı düşünmek istiyorum..tape okumak yerine..hayatımı çaldınız hırsızlar.."

İçim sıkıldı, içim sıkılınca balkona çıkarım bilirsin. Çıktım. yağmur yağıyordu usul usul. hiç duyurmamıştı kendini. öncesinde ne ;durgun havayı birdenbire delip geçiveren, bir rüzgar olmuştu ne de yoğunluğu tende hissedilen nemle çerçevelemişti balkonu, ağacı, taşı, toprağı. usul usul başlamıştı..usul usul devam ediyordu. narin, sessiz, tebessümlü bir yağmur. sinsi değil asla.. gizlice yağayım da sabaha izim kalmasın telaşında değil..uyandırmaya kıyılamayanların ayak uçları sessizliğiyle üstünü örtme telaşında gibi. düşünceli, korumacı, çok seven biri gibi. usul usul. 
Bi sigara yaktım, Edith Almera'yı düşündüm Abidin. Bir gölün kenarında değildim, balkonun demirlerine yaslanmış idim. Bir an, kısa bir an.. usul usul oldum.. sevecek kelimeler buldum..tapelerin pası silindi kulağımdan, ordan, burdan.. ürkütmeyen kelimeler buldum.  içimi ısıtan, ferahlatan.. sonrasında belki utanırım bundan..ama..bir an.  

"ihtimal ki şu an O,
Brüksel'e yakın 
bir gölün kenarında 
Edith Almera'yı düşünmektedir.

Edith Almera
Kafesantanlarda muhabbet toplayan
Bir Çigan orkestrasının
Birinci kemancısıdır

O,
kendisini alkışlayanlara
selam verirken
gülümser

Kafesantanlar güzeldir
İnsan,
Orada çalışan kemancı kızlara
Aşık olabilir (Orhan Veli Kanık)


Gülümse Abidin. Bir an. 

U(YKSZ)







Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...