Mayıs 12, 2015

Lucid Dreaming



rüyamda siyah bi kaplana dönüşmeye çalışıyordum Abidin. "panterdir o" deyip durma. çekinik alellerim var benim. çok sancılı bi süreçti.. gelişirken ayaklarımızın üstünde durmak epey zamanımızı almış olmalı.. tersini gerçekleştirmek de öyle.. ellerin ayaklara dönmesi hatta, daha zor..konuşmayı bırakıp ulumak, hırıldamak kolay ama bak. en güzeli de gözlerin dişlerin keskinleşirken duygulardan uzaklaşıyor olmak.. ama yarım kaldı.. ne insan kaldım ne kaplan olabildim rüyada.. 

uykusuz olan birinin rüyalardan söz etmesi garip gelebilirse de gelmesin. Ne demiş Sabahattin Ali, o meşhur hikayede;
"hakiki hayatım benim için can sıkıcı bir rüyadan başka bir şey değildir"
kafasının içinde yaşayan bi karakterdi. ben de öyle. 
kafamın içinden çıkamadım. ne öfkelendim doğru dürüst, ne kin güdebildim..ne bi başkasını ne kendi kendimi yiyemedim.. kafam beceriklidir çünkü. her iş elinden gelir. kırıkları onarır, delikleri yamar, izolasyon şeridi çeker, duvar örer gerekirse yıkar, yaraları pansumanlar, sarar, çürükleri çarıkları ayırır çöpe atar, iyi olanları sular, gübreler, hangi şeyler ışıkta serpilip güzelleşir hangileri gölgede kalmalı bilir, boya badana yapar, kirlilerle temizleri ayırır ve kirliler yıkanır mutlaka..üstüne çay da demler, çayla birlikte her şeyin demini almasından yanadır bi de.. sabrın sonu selamet değil demiştim bi keresinde..değil tabi demişti o da  gülerek..sabrın sonu ölümdür. demlenmekle sabretmeyi bir tutmamam gerekiyordu ve ben demlenmeyi işime gelecek şekilde anladım..sesini çıkarmadı. 
bilinip konuşulmayan şeyler hanesi. 
ne zaman yerleştim kafamın içine tam hatırlamıyorum. hatırladığım maaile sobanın başında oturmuşuz. büyüklü küçüklü anneler babalar, teyzeler amcalar, yeğenler, halalar.. belki de abartıyorum o kadar büyük ev nerde? kafamın içinde öyle işte. kar yağıyor, pencereden görüyorum. çıkıp koşmak, yuvarlanmak istiyorum.. izin vermiyorlar..bi oda dolu çocuğuz.. kestane var soba üstünde.. karşı duvarda bi yatak, yatakta bi hasta; arada inliyor.. inlemese yatakta bi ölü var diyeceğim. odada duralım diye kestane ayıklıyorlar, hikaye anlatıyorlar. öcüler, böcüler, umacılar, karabasanlar gırla gidiyor. korkalım dışarı çıkmayalım diye yapıyorlar.. ama kafam alıyor beni öcülerle böcülerle el ele kol kola karabasmaya gidiyoruz. hasta ölüyor.. sabrın sonu ölüm. ben dışarda karların içindeyim. ölü beyaz ..ben beyaz.. kar beyaz. 
sanıyorum o günden beri kafamın içindeyim.









Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...